Doç. Dr. İşliyen, “Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın rehberliğinde şahsiyetimizi inşa edebilmek için herkes işini düzgün yapması gerekir. “
Antalya’da 2024 yılı Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” konulu konferans düzenlendi.
Kepez Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferans Çelebi Sultan Mehmet Camii İmam Hatibi Serkan Kuran’ın Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı "Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din görevlileri Haftası Sinevizyonu" gösteriminin ardından açış konuşmasını İl Müftüsü Nazif Fethi Yalçınkaya, yaptı.
İl Müftüsü Yalçınkaya, “Alemlerin Rabbi Allah Celle Celalühü’ye hamd, onun son elçisi Muhammed Mustafa’ya, onun ehli beytine, ashabına, salat ve selam olsun. Allah’ın selamı rahmeti bereketi siz değerli hanımefendi, beyefendi kardeşlerimin üzerine olsun. Antalya İl Müftülüğü ve 5 merkez ilçe Müftülüğü olarak Mevlid-i Nebi Haftası ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası etkinlikleri çerçevesinde düzenlemiş olduğumuz “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” konulu konferansımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz.” dedi.
Konuşmasında insanlığın şahsiyet inşasına dikkat çeken Müftü Yalçınkaya, “İnsanın şahsiyetini oluşturan iki unsur vardır. Biri doğuştan getirdiği mizaç. Sakinlik, hareketlilik, acelecilik ve teyemni gibi. Diğeri de karakterini oluşturan eğitimdir. Bu eğitim ailede, okulda, arkadaş çevresinde, okuduklarında, gördüklerinde tecrübeyle edindikleridir. Peygamberimiz(SAV), değerli ve şerefli kılınan, en güzel surette yaratılan insanı yüce bir ahlak üzere yetiştirmek için gönderildi. Ve peygamberimiz geride ev bırakmadı. Altın bırakmadı. Servet bırakmadı. Bir miras bırakmadı. Peygamberimiz, geride şahsiyetli insanlar bıraktı. Doğruluğuyla, güvenilirliğiyle nam salmış Ebubekir Sıddık’ı bıraktı. Adaletin timsali Hazreti Ömer’i bıraktı. Hayanın timsali Hazreti Osman’ı bıraktı. İlmin ve cesaretin önderi Hazreti Ali’yi bıraktı. Akıl almaz işkencelere rağmen imanından dövmeyen dönmeyen Bilal-i Habeşi’leri, Habbab bin Eret’leri bıraktı. İşte Peygamberimizin mirasını bize aktaran şahsiyetli sahabilerin ve Peygamberimizin Hadis-i Şerifleri ile örnek ahlakıyla şahsiyetli bir mümin olmayı amaçlıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığımız da bu yıl “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” konusunu halkımızın gündemine dahil etti. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Burhan İşliyen hocamız aramızda. Muhterem hocamız gönüllerimize inşirah sunacak. Üzerimizde serpilen ölü toprağını üzerimizden kaldıracak, bir nevi imani heyecanımızı güçlendirecek, kuvvetlendirecek inşallah. Biraz sonra bizlere bir şevk, bir heyecan verecek. Hatalarımızı, kusurlarımızı hatırlatacak. Kalplerimizi ürpertecek. Böylece çok verimli bir konferans dinleyeceğimizi, müstefid olarak buradan ayrılacağımızı umuyorum. Ben yoğun programları içerisinde aramızda bulunan Muhterem Diyanet İşleri Başkan Yardımcımız Doç. Dr. Burhan İşliyen hocamıza, bu programın hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma, bize bu salonu tahsis eden Kepez Belediye Başkanlığımıza ve davetimize icabet eden siz değerli kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Selam, saygı ve muhabbetlerimi arz ediyorum. Allah’a emanet olun.” ifadelerini kullandı.
Ardından Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Burhan İşliyen, "Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası" konulu sunumuyla asr-ı saadette şahsiyet eğitimine dikkat çekti.
Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın rehberliğinde şahsiyetimizi inşa edebilmek için herkesin işlerini düzgün yapması gerektiğini vurgulayan Başkan Yardımcısı Doç. Dr. İşleyen, “Allah sizden birimiz iş yaptığı zaman işini sağlam yapmasından hoşlanır buyuruyor Allah’ın Resulü. Abdest alıyor efendimiz. Abdestte kullandığı suyu üstüne başına sürüyorlar. Peygamber efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm “Neden böyle yapıyorsunuz.” diyor. Abdeste kullandığım suyu neden üstünüze başımıza sürüyorsunuz. “Seni seviyoruz Ya Rasülallah. Onun için yapıyoruz. Sevdiğimizden dolayı yapıyoruz”. diyorlar. Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm, diyor ki; “Beni seviyorsanız böyle yapmayın. Beni sevdiğinizi göstermenin yolu bu değil.” “Nedir Ya Rasülallah.” diyorlar. “Beni seviyorsanız konuştuğunuz zaman doğru konuşacaksınız.” buyuruyor. Ağzından yalan çıkan bir insanın peygamber sevgisi sadece kuru bir iddiadan ibaret kalır. “Kişi konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz, emanete riayet etmezse münafık olur. Bu üç şeyi yapan kişi namaz da kılsa oruç da tutsa ben Müslüman’ım diye iddia etse münafıktır.” diyor Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm. Kendimizle yüzleşmemiz gerekiyor. Bu dini biz yaşayacağız. Satırlarında güzel ifadelerin olması bir anlam ifade etmiyor bizim hayatımıza yanmadıkça. Biz yaşamadıkça, ticaretimizi ona göre şekillendirmedikçe.”
Konuşmasında Hz Peygamberi tanımanın önemine işaret eden İşliyen, “Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâma karşı 3 temel vazifemiz var. Bir tanıyacağız. Ne olursunuz evde akşam ailemiz ile birlikte 15-20 dakika efendimizin hayatını anlatan kitapları okuyalım. Nasıldı ahlakı. Tevazusu nasıldı. Sokakta yürüyordu yürürken yolun kenarında çalışıp yorulan köleler bir şeyler yiyordu. “Ya Rasulallah gel bizim yanımıza otur.” dediler. O zamanlar köleler Arap aristokratların gözünde insan bile değillerdi. Oturdu kölelerin yanlarına. Oradan Arap aristokratlardan birisi geçti. Sataştı efendimize. “Şuna bak. Oturmuş kölelerle birlikte köle gibi yemek yiyor.” dedi. Efendimiz başını ona doğru çevirdi ve “Benden iyi köle mi olur. Ben alemlerin Rabbi Allah’ın kölesiyim.” Dedi. Tevazuda zirve idi efendimiz. Zühtte zirve idi. Dünyaya kıymet vermezdi. Ömer Radıyallahu a-Anh’la pazardan geçiyordu. Bir elbiseyi gördü Hazreti Ömer. “Ya Rasülallah, tam senin boyuna göre. Gel bunu sana alalım. Giyersin bayramlarda, misafirin gelince, Cuma larda.” dedi. Efendimiz, “Ömer bırak onu. Ahrette giyme ihtimali olmayanlar dünyada giysinler.” dedi. Bir mesaj verdi. Zühd hayatına, ibadet hayatına, takvasına, kapının önünde ellerini yere koyup da Hasan ve Hüseyin’in sırtına bindirip gezdirişine. Hazreti Ömer karşıdan gelir “Ne kadar güzel atınız var mı çocuklar” deyince. “Ne güzel birincileri var” diye cevap verişine. Hazreti Aişe ile aralarında tatsızlık olduğu zaman hiç asla ağzımdan incitecek bir söz çıkmayışına. Her gün şiddet görüntüleri yansıyor haberlere. Bir Müslüman toplumda bir erkeğin kadına şiddet uygulaması makul, meşru, mazur görülebilir mi? Demek ki Efendimizi satırlardan, tarih sayfalarından günümüze, evimize, sokağımıza, tarlamıza, işyerimize taşımak bizim görevimiz. Taşıdıkça birincisi tanıyacak, ikincisi sevecek üçüncüsü de onu onun peşinden gideceğiz.”dedi.
Doç. Dr. İşliyen, konuşmasını “Alemlere rahmet olanı severse değişmez mi insan. Hem de nasıl değişir. Tanımak lazım. Sevmek lazım. İttiba etmek lazım. O zaman şahsiyetimiz onun rehberliğinde oluşacak, gelişecek, dünyamız hakikaten huzur yurdu, ukbamız da cennet ve Rabbinizin cemali olacak inşallah. Allah böyle salonlarda Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sevgisiyle bir araya geldiğimiz gibi bu sevginin içini güzel ahlaklarla doldurup mahşerde de cennette de onunla bir araya gelebilmeyi nasip eylesin. Allah cümlemizden razı olsun. Sağlık, selamet, afiyet, hayırlı kazançlar, helal kazançlar nasip eylesin. Kazançlarınıza bereket ihsan eylesin. Çocuklarımızı ve bizi her türlü maddi-manevi kötülükten, belalardan, felaketten, musibetten, hastalıktan, muhafaza eylesin. Allah her birimize hayırlı bir ömür, kamil bir iman, hayırlı bir akıbet lütfetsin. Allah’ın selamı rahmet ve bereketi üzerinize olsun.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Programda ayrıca İl Müftülüğü Musiki Korosunun seslendirdiği Peygamber Efendimiz’e ithaf edilen ilahi ve kasideleri gönüllerde iz bıraktı.
Program, İl Müftüsü Yalçınkaya’nın Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Burhan İşliyen’e plaket takdim etmesinin ardından sona erdi.