19.09.2018

AŞURE GÜNÜ VE ORUCU

Allah’ın yarattığı aylar, günler, geceler arasında çok kıymetli kazanç mevsimleri vardır. Halen içinde bulunduğumuz Muharrem ayı da müminlerce ganimet ve fırsat bilinmesi gereken kıymetli bir zaman dilimidir. Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem, ilâhî feyz ve bereketin, huzur ve güvenin başlangıcıdır.

20 Eylül 2018 Perşembe günü idrak edeceğimiz Muharrem ayının onuncu günü, Âşûrâ günüdür. Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Âşûrâ günü tutulan orucun, bir önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan ümit ediyorum” buyurmuş, Âşûrâ gününe, Muharrem’in dokuzuncu veya on birinci gününü de ekleyerek iki gün oruç tutmayı müminlere tavsiye etmiştir.

İslam tarihinde Hz. Peygamber ve Müslümanların tuttukları ilk oruç, aşure orucudur. Cahiliye Dönemi’nde başta Kureyşliler olmak üzere bazı Arap kabileleri de bu orucu tutmaktaydılar. Hatta Peygamber Efendimizin hicretten önce Mekke’de Aşure orucu tuttuğu gibi hicretten sonra Medine’de de bu orucu tuttuğu rivayet edilmiştir.

Efendimiz, Medine’ye geldiğinde Yahudilerin Aşure Günü’nde oruç tuttuklarını görünce onlara bu orucu neden tuttuklarını sormuş, Yahudiler, Allah’ın Musa Peygamber ve İsrâiloğulları’nı bu günde kurtardığını, Musa Peygamber’in o günde şükür maksadıyla oruç tuttuğunu, kendilerinin de bu konuda Hz. Musa’ya uyduklarını söylemişlerdir. Allah Resûlü de, “Biz Musa’ya sizden daha yakınız ve bunu yapmaya daha lâyıkız.” Diyerek Müslümanlara Aşure Günü’nde oruç tutmalarını emretmiştir. Fakat Ramazan orucunun farz olmasının ardından Peygamber Efendimiz Müslümanları bu orucu tutma konusunda serbest bırakmıştır.

Ancak Hz. Peygamber, “Ramazan ayından sonra en kıymetli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur.” “Aşure Günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına kefaret olmasını Allah’tan ümit ediyorum.” diyerek de aşure orucunu tutmaya teşvik etmiştir.

Bu duygu ve düşüncelerle Aşure Günü’nün İslâm âleminin birlik ve beraberliğine, insanlığın barış, huzur ve hidayetine vesile olmasını, bütün dünyada hak ihlallerinin sona ermesini, ülkemizde ve dünyada devam eden üzücü olayların, acı ve gözyaşının son bulmasını, savaş ve şiddetin yerini huzur ve barışın almasını, yüreklerimizdeki imanı ve topraklarımızdaki emanı güçlendirmesini, milletimiz, ümmetimiz ve insanlık alemi için hayra,huzura, barışa vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyoruz.