30.08.2018

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN

Vatan bir toplumun sahip olduğu en önemli değerlerdendir. Bağımsızlığın sembolü olan vatan sadece bir toprak parçası değildir. Vatan, üzerinde acı tatlı hatıraların yaşandığı, sevinçlerin ve üzüntülerin paylaşıldığı, bayrağımızın dalgalandığı, ezanımızın yankılandığı kutsal bir değerdir. Bu yüzden vatan savunması dinimizde de kutsal sayılmış, Hz. Peygamber Allah rızası için vatanı savunmak üzere nöbet bekleyen gözü cehennem ateşinin yakmayacağını bildirmiştir. (Tirmizî, Fezâilü’l-Cihâd, 12)

Atalarımız, yeryüzünün en güzel, en bereketli topraklarını vatan olarak seçmişler, bu toprakları düşmanın çiğnemesine izin vermemişlerdir. Bu uğurda gerektiğinde savaşmışlar, mallarını ve canlarını seve seve feda etmesini bilmişlerdir. Milli şairimiz M. Akif Ersoy; “Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı!” sözleriyle şehit kanlarıyla sulanan vatanımızın kıymetini iyi bilmemiz gerektiğini dile getirmektedir.

Aziz vatanımızda bağımsızca ve huzur içinde yaşamak, her türlü saldırıya karşı koyacak nitelikte güçlü ve etkin bir vatan savunması ile mümkündür.

Vatan sevgisi ise yüreğimizi sımsıcak saran, en temiz sevgilerdendir. Vatansız millet, milletsiz vatan düşünülemez. Bir milletin; doğup büyüdüğü, toprağından suyundan yiyip içtiği, ev bark yapıp oturduğu, camii inşa edip ibadet ettiği yurdunu sevmesi, onu imar etmesi, müdafaa ve muhafaza etmesi en tabii hakkı ve görevidir.

İstiklal Marşı’mızda; “Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda Canı, cânânı, bütün vârımı alsın da Hüdâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.” denilen, uğrunda binlerce şehit verilmiş, içinde binlerce masum yaşayan vatanımız, şüphesiz göz nurumuz, baş tacımızdır.

Vatan edinilmiş bir toprağa düşman gözünün yan bakması bile, o vatanda yaşayan herkese savunma hakkı verir. Dinimiz, bir Müslüman’ın vatanı için ölmesiyle, din için ölmesini bir saymış ve vatan için ölene, şehitlik rütbesi vermiştir. Vatan topraklarını düşman istilasına karşı savunmak, bunun için askerlik eğitimi almak, nöbet beklemek, iç ve dış barışı korumak için çalışmakla beraber, gerekirse vatanını savunmak yolunda ölmek, dinî bir terbiyenin getirdiği, üstün ahlakî faziletlerdendir.