06.10.2016

Antalya’da Muhteşem Camiler Haftası Kutlaması

2016 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle 06.10.2016 tarihinde Antalya il Müftülüğü kepez Erdem Bayazıt Kültür Merkezinde bir konferans programı düzenledi. Diyanet işleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Doç. Dr. Mustafa SARIBIYIK’ın konuşmacı olarak katıldığı programa Antalya Vali Yardımcısı İbrahim ÇAY, İl Müftümüz Osman ARTAN, Hacı Mehmet Gebizli Eğitim Merkezi Müdürü Mustafa Kemal ÖNDER, İl Müftü Yardımcıları İbrahim KESER, Mustafa AYDIN, Mevlüt TOPÇU, Emekli İl Müftüleri, Konyaaltı İlçe Müftüsü Ziya ERSİN, Aksu ilçe Müftüsü Mustafa ŞİMŞEK, Muratpaşa İlçe Müftüsü Celil KARACA, Kepez İlçe Müftüsü H. Avni BÖGE, Döşemealtı İlçe Müftüsü Kadir KOÇAK, Kaş İlçe Müftüsü Fethullah YAVUZ, Daire Amirleri, Müftülük çalışanları, Kur’an Kursu ve Cami görevlileri ve vatandaşlar katıldılar.

Saygı duruşu ve istiklal marşı ile başlayan program Muratpaşa Camii imam Hatibi 2013 yılı Ezanı Güzel okuma Türkiye ikincisi İrfan KESKİN’in okuduğu Kur’an-ı Kerimle devam etti. Hazırlanan sinevizyonun gösteriminden sonra sahneye çıkan Şef Tahir ÇETİN’in yönetiminde ki Antalya İl Müftülüğü tasavvuf musikisi Korosunun dinletisi programa katılanlara güzel anlar yaşattı. Akabinde mikrofana gelen emekli din görevlisi Muhammet GÖK anılarını dinleyenlerle paylaştı.

Emekli Din görevlisinin konuşmasından sonra kürsüye gelen İl Müftüsü Osman ARTAN açılış konuşması yaptı. İl Müftüsü ARTAN konuşmasında  “Mâbed geleneği Hz. Adem (as)dan başlar. Toplumsal birlikteliği sağlamak amacıyla tarih boyunca çok çeşitli kurumlar meydana gelmiştir. Bu kurumların başında camilerimiz gelmektedir. Cami asr-ı Saadette başlamak suretiyle 14 asır boyunca Müslümanların, ibadet, ilim ve meşveret durağı olmuştur. İbadet için toplanan cemaat din ilmini orada öğrenmiş, dünya işlerini orada görüşmüşler ancak, dünya işleri çoğalıp çeşitlendikçe cami sadece ibadet ve ilim merkezi olarak kalmış ve günümüze kadar da böyle gelmiştir. Mü’minler huzur ve huşu içerisinde Allah’ın evi olarak nitelendirilen bu mekânlarda dünyanın aldatıcı ve insanı bunaltan ortamlardan kendilerini azıcıkta olsa uzak tutarak rabbiyle baş başa kalmak ve onun huzurunda durma imkânını bulmuşlardır camilerde. Pişmanlık dilekçelerine hep beraber amin diyerek ortak imzayı orada atmıştır. Doğanlar orada karşılanır. Ölenler oradan uğurlanır. Kalbe toplardamarlar kirli kan getirir, kalpte temizlenir daha sonra tekrar damarlarımıza dağılır. Camilerde aynı şekilde her türlü kötü davranış ve duygulara sahip olan insanların gönüllerinin temizlendiği mekânlardır.

Camilerimiz Mâzi ile İstikbalimizin buluştuğu mekânlardır. Bu camilerimizin güzelliğini sağlayan, camilerimizin ziyneti olan cemaatimizi yönlendiren din görevlilerimiz bizler için çok önemlidir. Din görevliliği bir meslek ise en şerefli mesleklerden bir tanesidir. Zira peygamber (SAV) efendimiz hayatta iken devamlı mihrapta olmuştur. İşte bu sebepten peygamber mirasına sahip olan Din görevlisi işte bu sebepten Mihrapta en önde, kürsüde yüksekte olur. O tâbi olan değil, tâbi olunandır. Ona öyle bir rol biçilmiştir ki, yanlış yapmaya, hata işlemeye müsait değildir. Biz din görevlilerine öyle bir kostüm biçilmiştir ki, o beyaz sarığı asla kir ve leke götürmeye müsait değildir.  Önderdir, rehberdir.  İnsanlarımız biz din görevlilerinden çok şey beklemektedirler. Çocuk doğunca din görevlisini çağırırlar isim koysun diye, kulağına ezan okusun diye. Sünnet merasimi olur, askere gidecek olur, evlenecek olur din görevlisini çağırırlar dua etsin diye, nikah kıysın diye. Ölünce çağırırlar teselli versin cenazesini yıkayıp cenaze namazını kıldırsın ve ahret yolculuğuna uğurlasın diye.  Mahallede hasta olan, dargın olan olan varsa devreye din adamları girer. İşte kıymetli kardeşlerim biz din görevlileri hayatın her safhasında olması gereken bir konumdayız. Önemi ve konumu bu kadar bariz olan görev sahibi kardeşim ne inzivaya çekilmeni yeri ve zamanı, nede hakkımızın olduğunu bilmemiz lazımdır. Çevremizde neler olduğunu iyi takip etmeliyiz, uçurumlara düşmüş veya düşmek üzere olan gençlerimizin ailelerinin çırpınışlarına bizler cevap vermeliyiz. Bunların yok olup gitmelerine engel olmaya devam edeceğiz. Biliyoruz ki bu kötü durumların meydana gelmesinde bizlerin katkısı yoktur ama ihmalimiz vardır. Onun için bizler her zaman kürsülere çıktığımızda güler yüzlü olacağız. Bu millet bizlerden çok şeyler bekliyor. 15 Temmuzda bunun en güzel örneğini gördük. Yapılamaya çalışılan darbe camilerimizde olan görevli arkadaşlarımızın bazılarının darp edilmesine rağmen vermiş oldukları salâlar ile milletimizin manevi duyguları ortaya çıkmış ve bu kalkışma hareketi bu sayede gerçekleşememiştir. İşte bu sebepten bizim görevlimizin her zaman doğru ve her zaman güler yüzlü olması, cemaatiyle birlikte olması lazımdır. Bizlerin misyonu çok önemlidir. Rabbim bizleri ve bütün din kardeşlerimizi islama hizmet etmekten ayırmasın. Hafta vesilesi ile bütün din görevlilerimizi tebrik ediyorum diyerek sözlerine son verdi.

İl Müftüsü Osman ARTAN’ın konuşmasından sonra 2016 yılında emekli olan din görevlilerine ve Antalya’da cami yaptıran hayır sahiplerine plaket verildi. Plaket takdiminden sonra kürsüye “Cami ve Kitap” konulu konuşmalarını yapmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Doç Dr. Mustafa SARIBIYIK geldi. Doç. Dr. Sarıbıyık konuşmasında dünyanın kurulduğundan bu güne kadar hak ile batılın savaşının devam ettiğini, bu savaşta peygamberimiz zamanında da, Mekkeden Medine’ye hicretinde de olmuştur ve günümüzde de olmaya devam etmektedir. Yezidin zülmüne karşı hakkı haykıran Hz. Hüseyin hakkı tutup kaldırmaya çalışan ve şehadetiyle hakkı kaldıran en büyük semboldür. Yanındakilerle birlikte haksızlığa direnişi bize sünnet olmuştur. Bize örnek olmuştur. Bu örnekten yola çıkarak 15 Temmuz gecesinde bütün din görevlilerimiz kolektif bir akılla yeryüzüne, gökyüzüne sâlâyı haykırdılar. Bir zulme karşı, bir hukuksuzluğa karşı, Türkiyemizi yerle bir etmeye çalışanlara karşı hakkı tutup kaldırma noktasında Diyanet işleri Başkanlığımızın bütün mensupları, başkanımızdan, müftülerimizden, İmamlarımızdan vesair bütün görevlilerimiz büyük bir sınav verdiler. Bütün görevlilerimiz kolektif bir şekilde Başkanlığımızdan daha mesaj çekilmeye başlanmadan sâlâlar vermeye vatandaşlarımızın manevi duyguları harekete geçirmeye başladı. İşte bu durum haksızlığa karşı çıkarak Hz. Hüseyin’in sünnetini yaşatmaktır. 15 Temmuz gecesinde vatanı için her türlü fedakârlığı yapan görevlilerimizi ve halkımızı buradan kutluyorum. Doç. Dr. Sarıbıyık Camilerin toplumdaki yeri, Din görevlilerinin rolleri konusunda yaptığı konuşma ile program sona erdi.